TÜRK TİYATRO VE SİNEMA TARİHİNE ADINI ALTIN HARFLERLE YAZDIRAN LEVENT KIRCA SONSUZLUĞA YÜRÜDÜ!
Öleceğini biliyordu.
Gitmeden sevenlerini de unutmadı.
Türk halkına, Atatürk gençliğine veda mektubu bıraktı.
Tam iki gün önce!
Biliyordu öleceğini çünkü
Hayat oyunu perdesini kırgın ve küs bir şekilde kapattı.
*
Son günlerinde dahi ziyaretine gelen dostlarının 'Seni Çok İyi Gördük!' söylemlerini kendine yakışır bir üslupla ve de tebessümle karşıladı. Çünkü akıbetinin farkındaydı. Güle oynaya gitti sanki ölümüne... Son söylemlerine baktığımızda artık gitmek ister gibiydi. Aslında yorulmuştu ve en önemlisi de kırgındı. Doktorun deyimiyle stres ve sıkıntı yüzünden oluşmuştu bu hastalık. Yasaklanmalar, ekonomik problemler ve kişisel dertleri üst üste gelmişti.
DERME ÇATMA DEPODAN TİYATRO SALONU
Gezi olaylarını onayladığı gerekçesiyle devletin özel tiyatro desteğini geri çekmesi ve hatta dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in verdiği devlet sanatçısı unvanını şuan ki iktidarın geri alması, belki de sonun başlangıcını tetikleyen olaylardı. Gittiği Anadolu turnelerinde salon verilmeyen, otel sahiplerinin almaya korktuğu ve en kötüsü de nereye gitse polislerin apar topar aldığı bir sanatçıydı. Bunun üzerine arabasını satarak küçük bir depodan tiyatro salonu yaratan bir sanat adamıydı Levent Kırca. Son zamanlarda yaptığı fevri çıkışların, zaman zaman edep kurallarına aykırı söylemlerini eleştirenler hatta yerenler olmuştur. Bunun nedeni yaşadığı hayal kırıklıkları, psikolojik çöküntüler ve hak etmediği şekilde dibi görmesinden kaynaklı olabilir mi? Yaşadığı sıkıntılara rağmen asla taviz vermedi çünkü biliyordu ki yarınların temiz ve aydınlık olabilmesi bugünkü mücadelemize bağlıydı. Bir sanatçının topluma ve yarınlara karşı sorumluluğu olmalıdır. Çünkü etik değerlerini kaybeden, kültürel açıdan çürüme ve erozyona yüz tutan toplumlar önce ahlaklarını, sonra haysiyetlerini ve en sonunda da özgürlüklerini kaybederek yok olurlar. Eğer kötüye giden bir toplumda kendini sanatçı olarak tanımlayan insanlar şahsi menfaatleri uğruna siyasi iktidara sanatlarından ve kişiliklerinden ödün veriyorsa o toplumda kültürel çürüme başlamış ve yarınlar karanlık demektir. İşte bu nokta da Levent Kırca gerçek bir sanatçıdır.
ELEŞTİREL SANAT VE POLİTİKA
Hem yazıp hem yönettiği “Olacak O Kadar” adlı sitkomla bir nesili büyütmüştür. Usta mizahçı, bir dönemin fenomeni olmuş, bir kuşağın zihninde yer edinmiş laik ve ilkeli bir sanatçıydı. Yarattığı tiplemeler o kadar başarılı, mizahı o denli kalitelidir ki adı telaffuz edilince akla koskoca bir ülke ve o ülkenin sosyal politik gerçekleri gelir. Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusuydu. Sağlığı el verdikçe kurduğu ücretsiz okulda bilgi ve birikimlerini gençlere aktarmayı görev edinmişti. Kişisel hiç bir çıkarını gözetmeksizin korkmadan, baskı ve şiddete aldırmadan sanatıyla gerçeklerin resmini çizmiş ve toplumu yaklaşan tehlikelere karşı her daim uyarmıştı. Kanser teşhisi konulduğunda dahi söylemlerinden ve dik duruşundan asla vazgeçmedi ta ki sahnede fenalaşana kadar. Son nefesinde verdiği mesaj gibi "DİK DURUN... ADİL OLUN, SABIRLI OLUN. DAHA İYİ BİR DÜNYADA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE. ATATÜRK'LE KALIN, CUMHURİYETLE KALIN, HOŞÇAKALIN!!"
TOPRAĞIN BOL, MEKANIN CENNET OLSUN
BÜYÜK USTA!
Melis Kızılaslan
Gazeteci Yazar